Zeytinyağı durdurulamıyor: 400 lirayı bulur
Ceren Deniz/Seçkin Sağlam/Utku Tonguç Topal
DUVAR – Son yıllarda üretim maliyetlerindeki hızlı yükselişle sofralık zeytin ve yağ yapımında kullanılan yemeklik zeytin fiyatları katlanarak arttı. İki yıl önce 60-80 lira aralığında olan zeytinyağı, geçen yıl 150 lira seviyesine çıktı. Bu yıl ise zeytinyağının litre fiyatı 300 lirayı buldu. Hatta uzmanlar tüketicilere, bu fiyatın altında olan ürünlere güvenip almamalarını tavsiye ediyor.
Temmuz ayından itibaren dökme zeytin ve zeytinyağı ihracatı durdurulsa da bu adım fiyatları düşürmeye yetmedi. Hatta önümüzdeki dönemde zeytinyağı fiyatının daha da yükselmesi bekleniyor.
TAHMİNLER SEKTÖRÜ İKİYE BÖLDÜ
Türk Gıda Kodeksi’ne göre piyasadaki zeytinyağı, ‘natürel sızma’, ‘natürel birinci’ ve ‘rafine zeytinyağı’ olmak üzere üçe ayrılıyor. Asit oranı 0.8 ve altı olan natürel sızma zeytinyağı 400 liradan, 0.8 ve 2.0 aralığındaki asit oranına sahip natürel zeytinyağı 350 liradan, asit oranı 2.0 ile 3.0 arasındaki natürel birinci zeytinyağı ise 300 liradan satışa sunuluyor. Ulusal Zeytin Konseyi’nin görüşü, bu süreçte piyasadaki birçok ürünün zamlandığı ve zeytinyağı fiyatlarına yönelik ‘pahalı’ eleştirilerinin enflasyonist koşullarda gerçekçi olmadığı yönünde. Üretici cephesinde kış sezonu için yapılan fiyat öngörülerinde ise farklı görüşler var. Bir kısmı fiyatların daha da yükselmesini beklerken, bir kısmı kışın talep daralmasıyla birlikte fiyat düşüşü bekliyor.
‘ZEYTİNYAĞI PARLAYAN BİR YILDIZ’
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Başkanı Dr. Mustafa Tan, enflasyonist ortamda piyasadaki birçok ürüne zam gelirken, zeytinyağı fiyatının konuşuluyor olmasını ‘spekülatif’ olarak değerlendirdi. Tan, mevcut durumu şöyle yorumladı: “Zeytinyağı gibi son dönemde fiyatı artan birçok tarım ürünü var. Üretici maliyetleri hesaba katılıyor mu? Piyasadaki çoğu ürün gibi zeytinyağı fiyatı da piyasa şartlarına göre değişiyor. Zeytinyağı üretimi için emeği, iş gücünü, üreticinin maliyetlerini hesaba katmadan, ‘fiyat yüksek’ demek eksik bir değerlendirme olur. Bugün konuşmamız gereken zeytinyağının fiyatı mı yoksa doğal ve sağlıklı gıdaya ulaşabilme imkanı mı? Zeytinyağı parlayan bir yıldız ve dünyada ulaşılması zorlaşan bir ürün. Fiyatı da nereye gidecekse oraya gider.”
‘VERİMSİZ BİR SEZON GEÇİRİYORUZ’
Antalya’da üreticilik yapan Ulusal Zeytin Konseyi Tespit Komisyonu Üyesi Zafer Tan ise fiyattaki yükselişin sebebini şöyle anlattı: “Bu sene Türkiye’de 179 bin ton zeytinyağı bekleniyor. Geçen yıl 400 bin tondu. Sezonun en verimsiz geçtiği dönemi yaşıyoruz. Sofralık zeytinde de aynı oranda düşüş var. Şu anda tesisler ortalama yüzde 5 kapasite ile çalışıyor. Eldeki ürünün azlığı ve dünyadaki talebin yükselişi nedeniyle fiyatlar yüksek seyrediyor. Avrupa pazarından talep yüksek ama elde ürün olmadığı için dökme ihracat süresiz durduruldu, paketli ihracat serbest. Ekstra virjin sızma zeytinyağı İspanya’da 8,90 euro, yemeklik zeytinyağı 7,90 euro, yüksek asitli lampart zeytinyağı 5,90 euro. İç piyasada da zeytinyağı fiyatı ortalama 300 lira; 50 liradan başlayıp 110 liraya kadar sofralık zeytin var. Bu iklim hayra alamet değil. Karasal iklime döndük. Dünyada kuraklık var. Bundan sonrasına da çok olumlu bakmıyorum. Zeytin fiyatı martta 400 lirayı bulur.”
‘FİYATLARI KÜRESEL İKLİM BELİRLEYECEK’
Zeytinyağı tadım uzmanı, oleolog Dr. Mücahit Kıvrak, marketlerde satılan natürel sızma fiyatının İspanya’da 10 euro’ya yaklaştığını, İtalya’da 17 eurolar kadar yükseldiğini belirterek, şunları söyledi: “Eylülden bu yana İspanya’da yağışlar normal seyrinde görünüyor. Her şey yolunda gider ve İspanyollar önümüzdeki yıl 1.8 milyon tonluk bir üretim yakalarsa fiyatlarda bir düşüş olur. Bizde de her şeyin normal gittiğini düşünürsek, ihtiyaçtan çok daha fazla arz yakalanır. Bu da tüm senaryoları ters yüz eder. Ama arazilerdeki yeni sürgünlerin uçlarında susuzluk belirtileri görülüyor. Kuraklığın devam etmesi durumunda Türkiye’deki üretim de ciddi miktarda düşebilir. Bundan sonraki süreci küresel iklim değişikliği ve kuraklık belirleyecek. Şu an market raflarında satılan zeytinyağları, temmuz-ağustos ayında alımı yapılan yağlar. Yansıdığında litre fiyatının 500 TL’ye tırmanacağı tahmin ediliyor.”
‘TARİŞ’İN FİYATLARI PİYASAYI KİLİTLEDİ’
Balıkesir Altınova’da zeytinyağı üretim tesisi olan Özgür Üzden de İspanya’daki fiyatların 7-7,5 euro bandına gerilediğini söyledi. Dövizde ve enflasyonda şok bir yükseliş yaşanmazsa, fiyatlarda hızlı bir yükseliş beklemediklerini belirten Üzden, “Avrupa’da tüketimin düşmesi fiyatları geriye çekti. Ülkemizde TARİŞ’in 0.3 asit oranlı yağa 295 TL gibi bir fiyat açıklaması, piyasada suni bir beklenti oluşmasını sağladı. Ama TARİŞ’in bu fiyatlar ile yapacağı alım miktarı çok az. Üstelik bunun için üreticinin ne kadar satacağını öncesinde TARİŞ’e beyan etmesi gerekiyor, kapısına gelen her üreticiden bu kalitede zeytinyağı almıyor. Bu da piyasada sağlıklı bir fiyat oluşmasını engelliyor. Bir yanda asit oranlı yağını 295 liraya satmaya çalışan üretici, diğer yanda 220 liradan natürel birinci sınıf yağ almaya çalışan ihracatçı var. Zeytinyağı piyasası neredeyse kitlenmiş durumda” diye konuştu.
‘TEK BAŞINA ZEYTİNYAĞINI SUÇLAYABİLİR MİYİZ?’
Çanakkale merkezli Slowfood İda Gastronomi Derneği’nin kurucularından, yemek kültürü araştırmacısı Hasan Açanal, İspanya, İtalya, Yunanistan, Tunus ve Türkiye’nin dünya pazarındaki zeytinin yüzde 90’ını ürettiğini, Türkiye’de ise Ege ve Akdeniz bölgelerinde yoğun olarak üretim yapıldığını söyledi. Talebin giderek arttığını, artan talebin de fiyatlara yansıdığını söyleyen Açanal, “İş gücü başta olmak üzere maliyetlerin artması, zeytinyağı fiyatlarını etkiliyor elbette. Sağlıklı, doğal gıdaya ulaşmanın zorlaşması da etkili oldu. Enflasyonun çok yüksek olduğu kriz ortamında, zeytinyağını tek başına suçlayabilir miyiz? Domates de 3-4 misli arttı, akaryakıt da o kadar arttı. Zeytinyağı, fiyatı artan her şeyin arasında daha fazla mı fiyatlandı, ona bakmamız lazım. İyi ürüne olan talep yükseliyor, talep yükseldikçe fiyat artıyor. Ama fiyatın yükselmesi, talebi azaltmıyor” dedi.
‘FİYATLAR YÜKSELİNCE TÜKETİM GERİLEDİ’
Fiyatların yüksek olması nedeniyle tüm dünyada tüketimin gerilediğini söyleyen ziraat mühendisi Murat Küçükçakır, “Avrupa’da tüketim yüzde 30’dan fazla düştü. Bu işin son paketlemesini yapan firmalar satabilecekleri kadar zeytinyağı almaya başladı. Kur yükselmez de bu şekilde giderse zeytinyağı fiyatlarının şubat ayına kadar yükselmesini beklemiyorum. Şubattan sonra dünyadaki üretimin nereye gideceği belli olur. Buna göre kartlar yeniden dağıtılır” dedi.
Zeytinyağının dünya çapında rağbet gören sağlıklı bir gıda olduğunu söyleyen zeytinyağı üreticisi Feza Şanlı, bu nedenle fiyatların yerelde değil, dünyadaki ekonomik ve iklimsel koşullara bağlı arz talep dengesine göre belirlendiğini ifade etti. Şanlı, şöyle konuştu: “Anormal iklimsel olaylar nedeniyle zeytin üretimi azalıyor ve bu seneki gibi olağanüstü fiyatlar oluşuyor. Bu durum gıda enflasyonu ve alım gücünün düşmesi ile paralel gittiğinde üretici, artan maliyet ve azalan tüketim cenderesine sıkışıyor. Zeytinyağı, ağacın altından kovayla alınıp satılıyor gibi düşünüldüğünde fiyat artışları yadırganıyor. Bazı tüketiciler, özelliksiz, hatta tağşişli yağları ‘tüketici dostu fiyatlama’ zannederek bunlara yöneliyor. Ama zeytin, çok özenli işlenmesi gereken bir ürün olduğu için üretimdeki yüksek maliyet, fiyata yansıyor.”